1 Ocak 1950 — Günümüz
Sığla ormanların yok oluşun eşiğine gelmesindeki esas faktör 1950’lerden günümüze sistematik biçimde gelişen kentleşme politikaları sonucu kentlerin gıda ihtiyaçlarını karşılamak üzere kırsaldaki orman alanlarının tarım alanlarına dönüştürülmesi olarak bahsedilebilir. Şöyle ki taban suyu yüksek, tarıma son derece elverişli yerlerde yetiştiği için Anadolu sığla ormanları kesilerek veya orman toprakları drene edilip kurutularak narenciye bahçelerine dönüştürülmüştür. Yakın zamanda narenciye üreticiliğinin yanı sıra bu araziler turizm tehdidi altında da kalmaya başlamıştır. Bunun yanı sıra drenaj, kuraklık ve su rejiminin bozulması gibi sebeplerden dolayı Anadolu sığla ormanlarında tuzlanma ve kurumalar da yaşanıyor.
Tarihsel süreçte yöredeki toplumsal yapının şekillenmesinde de önemli roller oynamış olan Anadolu sığla ağacı günümüzde neredeyse yok oluşun eşiğine gelmiş olup, bu özel durumu nedeniyle IUCN Tehlike Kategorileri’ne göre hazırlanan listede, “Doğada Orta Vadeli Gelecekte Yüksek Tehdit Altında Olan Türler” kategorisinde yer alıyor (Ekim ve diğ., 2000). Yine bu özel durumu nedeniyle, 2001 yılında EUFORGEN tarafından “Değerli Yapraklılar” kategorisine alınarak, Avrupa çapında korunacak bir tür olarak kabul ediliyor (Alan ve Kaya, 2003). Anadolu sığla ormanları bu özel durumu ve nadirliğinin yanı sıra, barındırdığı ekolojik, ekonomik ve sosyolojik önemleri ve özellikleri hep birlikte ele alındığında bir hassas orman ekosistemi özelliği de göstermekte olup bu durum da acil ve özel koruma önlemlerinin alınmasını gerektirmekte (Ürker, 2014).
Bu özel ormanlara ilişkin yapılabilecek en doğru ve kalıcı koruma metodu ise son yıllarda dünyada yeni yeni kullanılmaya başlanan ve parçalanmış ormanlarda oldukça etkili sonuçlar sunan koridor metodunun tatbik edilmesi. Parçalanmış ve bağlantısı kopmuş sığla ormanı parçaları kısa sürede yok oluyor. Sığla ormanları içerisinde yaşanan parçalanma süreci ya orman işgallerinin devam etmesine bağlı olarak direkt yok oluş şeklinde ya da drenaj kanalları yoluyla taban suyunun düşmesine bağlı olarak dolaylı yollardan gerçekleşiyor. Biyolojik koridorlar ise orman parçaları arasındaki yapıyı tekrardan güçlendiriyor. Koridorlar ile birleştirilen orman kümeleri arasında genetik çeşitlilik korunmuş, bu yolla türlerin yaşama kapasiteleri ve sürdürebilirlikleri artırılmış oluyor. Orman kümeleri arasındaki bağlantıların sağlanması ya da var olan bağlantıların güçlendirilmesi ekoloji ve arazi koruma planlamalarında önemli bir yere sahip.
2010 yılından bu yana öncelikle Köyceğiz-Dalyan ÖÇKB’nde başladığımız koruma çalışmalarını zaman içerisinde Marmaris, Fethiye, Dalaman ve Gökova’ya genişleterek son 6 yılda birçok ağaçlandırma çalışması (toplamda yaklaşık 10 bin Sığla fidanı), koruma eylem planı, doktora tezi, araştırma projeleri, makaleler, bilimsel toplantılarda sunumlar, Sığla Festivalleri, Sığla Çalıştayı ve çeşitli farkındalık arttırma eylemlerinin gerçekleştirilmesine öncülük ediyoruz. Bu koruma çalışmalarının sürdürülebilirliğini sağlamak ve etkisini arttırmak amacıyla yöredeki çeşitli kamu kurum ve kuruluşları, STK’lar, üniversiteler, belediyeler ve gönüllülerden meydana gelen Sığla Çalışma Grubu’nun oluşturulmasına vesile olduk.
Etki
Görünür
- Ormansızlaşma ve vejetasyon kaybı - Çevresel
- Biyoçeşitlilik kaybı - Çevresel