Deri ve boya fabrikalarından gelen kimyasal atık ve oksijen yetersizliği Karabük’teki Bulduk Barajı Gölünde binlerce balığı öldürdü…

Devamı →

Aktör

Emtia

● Su 

Yaklaşık 12 bin metrekare büyüklüğündeki “tepe” doğal bir oluşum değil, insan elinden çıkma bir atık yığını. Dilovası’nda yaşayan yetişkinler atık tepesini yıllardır biliyor, bazıları çocukken tepede oynadıklarını ve sonra da kaşındıklarını anlatıyorlar. Bu yasa dışı atıktan kimin sorumlu olduğu konusundaki ilk ipucu Dilovalıların tepeye taktıkları isimde beliriyor. Çoğu bu bölgeye “İzocam tepesi” diyor. Akredite bir laboratuvara yaptırdığımız testler tepenin tonlarca cam yününden oluştuğunu ortaya çıkardı. Cam yünü, binalarda izolasyon malzemesi olarak kullanılan, silis kumunun formaldehit-fenol bağlayıcılarla çok yüksek sıcaklıkta eritilmesiyle elde edilen tahriş edici bir madde. Cam yünü atığına karışmış olan diğer maddeler ise daha da endişe verici. Test sonuçlarında üç çeşit oldukça tehlikeli asbest karşımıza çıktı. Asbest, kansere ve akciğer sorunlarına yol açtığı için günümüzde yasaklanmış olsa da geçmişte…

Devamı →

Aktör

Ergene Nehri’ni besleyen su kaynakları ve bu sularla sulanan tarım arazileri, bölgenin fabrikalarından, Istranca Dağları’nda kurulan taş ocaklarından, düzensiz sanayileşmeden ve plansız kentleşmeden kaynaklanan endüstriyel ve evsel atıklar nedeniyle tehdit altındadır. Sonuç olarak, Trakya’nın asırlık tarım yapısının sonu gelmekte ve Ergene Nehri’ndeki kirlilik tüm canlıların yaşam alanlarını tehlikeye atmaktadır. Ege Denizi’nin kirlenmesinde rol oynayan kaynaklardan Ergene Nehri, Meriç suyu ile birleşerek Saros’dan denize dökülüyor. Ağır kimyasal kirlilik yüklerini yıllardır Ege’ye taşıyan Ergene’nin kurtarılması için hayata geçirilen derin deşarj projesi ise uzmanlar tarafından yetersiz görülüyor. Ergene’ye hayat vermesi planlanan proje kapsamında, özellikle Çerkezköy, Çorlu, Ergene ilçeleri ile Büyükkarıştıran beldelerini kapsayan geniş bölgeye yayılmış yaklaşık 2 bine yakın fabrikadan çıkan atık sular, müşterek atık su arıtma tesislerinden geçirildikten sonra 3 metre çapındaki…

Devamı →

Yüzey suyunun ısınmasıyla su kütlesinin stabil halinin artması su sistemlerini etkileyerek kolloidal özelliklere sahip amorf agregaların daha büyük deniz agregatlarına (müsilaj) dönüşmesine neden olur. Yine şirketlere hava kalitesi kontrolü konusunda tanınan imtiyazların bir sonucu olarak oluşan hava kirliliği yağmur suyunun içeriğindeki ağır metalleri artırarak yüzeysel ve yeraltı su kaynaklarına ulaşabildiği ölçüde zarar verir. Tehlikeli diğer bir kirletici grubu üretim faaliyetlerinde kullanılan ya da açığa çıkan endüstriyel kimyasallar, sularda asit birikmesine neden olarak mercan, plankton, kabuklu deniz ürünleri gibi birçok deniz organizmasının iskeletleri ve kabukları için önemli bir yapı taşı olan kalsiyum karbonatı bozar. Binlerce çeşit kimyasal uzun mesafeler kat ederek balık ve kabuklu deniz hayvanlarının dokularında birikir ve insanlar dahil daha büyük canlılara geçerek nörolojik sistemleri olumsuz etkiler. Karadaki fosil yakıt faaliyetlerinin yanı sıra denizlerdeki…

Devamı →

Şu an Kocaeli’de, bir depoda temas halinde bile kansere sebep olabilecek yüzlerce ton kimyasalın olduğunu biliyor muydunuz? Hatta bu kimyasalların suyla ve havayla taşınabildiğini, temas ya da soluma yoluyla kanser ve diğer birçok ciddi sağlık problemine yol açabildiğini, müdahale edilmediği takdirde önce Türkiye, sonra dünya nüfusu için ciddi bir tehlikeye hatta ekolojik bir krize yol açabileceğini, yapılan araştırmalarda bu kimyasalların hiç üretilmediği ve kullanılmadığı kutup bölgelerinden bile çıkabilecek kadar geniş alanlara yayılabildiğini biliyor muydunuz? Bu tarz kimyasallara Kalıcı Organik Kirletici yani kısaca KOK deniyor. Şimdi Kocaeli’de neden tonlarca KOK var sorusuna gelelim. KOK’ların en zararlarından olan ve pestisit olarak kullanılan HCH (Heksaklorosikloheksan) türevleri Türkiye’de de kimya sanayiinde 1980’lerde yasaklanıncaya kadar yoğun bir şekilde kullanıldı. Ancak kimyasalların yasaklanmasının ardından stoklardan bir…

Devamı →