1 Ocak 1979 — Günümüz
Yaklaşık 12 bin metrekare büyüklüğündeki “tepe” doğal bir oluşum değil, insan elinden çıkma bir atık yığını. Dilovası’nda yaşayan yetişkinler atık tepesini yıllardır biliyor, bazıları çocukken tepede oynadıklarını ve sonra da kaşındıklarını anlatıyorlar.
Bu yasa dışı atıktan kimin sorumlu olduğu konusundaki ilk ipucu Dilovalıların tepeye taktıkları isimde beliriyor. Çoğu bu bölgeye “İzocam tepesi” diyor.
Akredite bir laboratuvara yaptırdığımız testler tepenin tonlarca cam yününden oluştuğunu ortaya çıkardı. Cam yünü, binalarda izolasyon malzemesi olarak kullanılan, silis kumunun formaldehit-fenol bağlayıcılarla çok yüksek sıcaklıkta eritilmesiyle elde edilen tahriş edici bir madde.
Cam yünü atığına karışmış olan diğer maddeler ise daha da endişe verici. Test sonuçlarında üç çeşit oldukça tehlikeli asbest karşımıza çıktı. Asbest, kansere ve akciğer sorunlarına yol açtığı için günümüzde yasaklanmış olsa da geçmişte izolasyon malzemelerinde sıklıkla kullanılmış olan bir elyaflı alev geciktirici. Tepedeki atığa karışmış bulunan üç çeşit asbestten biri, sadece bir defa maruz kalınsa bile kansere yol açabiliyor. Neredeyse 30 senedir Dilovası’nda varlığını sürdüren bu tepeyi belediye görmezden gelmekle kalmamış, halkın anlattığına göre toprakla üzerini bizzat örtmüş.
The Black Sea – Dilovası’nda Asbestli Atık Tepesi
Craig Shaw, Zeynep Şentek, Doğu Eroğlu, Yann Philippin
Etki
Görünür
- Gıda güvensizliği - Sağlık
- Toprak kirliliği - Çevresel
Potensiyel
- Hastalıklar - Sağlık
- Hayvan ölümleri - Çevresel
- Yeraltı suyu kirliliği - Çevresel